ANADOLUYU AYDINLATAN EVLİYALARDAN BİRİSİ DE HASAN DEDE

Anadoluyu Aydinlatan Evliyalardan biriside HASAN DEDE 

 


Yazar:
Yunus Koçak -  Yunus Koçak, Hasandede ocağına bağlı Sarıoğlu ocağındandır. Hasandede ocağından Bükreş'de yaşayan Erhan Demirhan'ın isteği üzerine Hasandede ile ilgili konuların gerçek yönünün yazılmasını istemesi üzerine Türkiye Anıtlar Derneği Hasandede şubesi yönetim kurulu başkanı Ekrem Demirhan, 2. başkan Haşim (Otman) Demirhan ve postnişin Yanık Mustafa Demirhan'ın talebi üzerine Yusuk Koçak'ın hazırladığı ANADOLUYU AYDINLATAN EVLİYALARDAN BİRİSİDE HASANDEDE’DİR kitabından alıntılar yapılarak siteye konulmuştur. Bu kitap sitemize Romanya'da işsahibi olan Ekrem Demirhan oğlu iktisatcı Ertan Demirhan tarafından hediye edilmişdir. Kendisine buradan teşekkür ediyoruz.

Horasan doğumlu olan Hasandede 1489-1596 yılları arasında yaşamış, babası İslam Hukukcusu Şeyh Yakup Fakıh ve annesi Ümmü Azize'dir. Hasandede’nin Halil İbrahim ve Mustafa adında iki oğlu ve Ümmühan adında da bir kızı vardı.

Hasandede’nin ailesi Oğuz boylarından Ustaclu topluluğuna bağlıdır. Soyu 12. İmamlardan 9. İmam olan Muhammet Taki’ye çıktığı tereddütsüz inanılmaktadır. Hasandede’nin Hz Muhammed ve Hz Ali soyuna dayanması bazı Arap yazarlar ve İran araştırmacıları tarafından karşı çıkılsada gerçekdir. Emevi dönemi katliamalarından kurtulmak için seyyid evlatları 681 yılı itibariyle Horasan, Türkistan’da bulunmuş olmaları bir rastlantı olmasa gerek. Katliamdan kaçan Ehlibeyt evlatları zamanla Türkistan topraklarında evlililik yaparak Türk toprakları üzerinde yeşeren bir nesil olmuştur. 1071 Malazgirt savaşından sonra Anadolu kapıları Türk'lere açılınca Türkmen aşiretleri Anadoluya göç ederlerken Ali evladı dedelerde Anadoluya gelmişlerdir.Uzun zaman Türk'lerle beraber yaşadıkları için gelenek, görenek, örf ve adetleri Türk'leşmiştir. İşte Hasandede'nin ataları soyuda m.s. 818 yılındandan 1515 yılına kadar Horansan'da Ustaclu olan Türkmen aşiretiyle kaynaşmıştır. 

Yazar Kocak, Türkiye’de seyyid evladı olarak yaşayan yaklaşık 2.5 milyon olduğunu savunmaktadır. Devlet hazinesinden maaşla çalışan ve evkafdan yardım alan Nakibül Eşraflık, Cumhuriyet devrinde Atatürk tarafından kaldırılmıştır. Resmi evrakların elde olmadığı gibi Alevi ocaklarının ellerindeki cönkler, vakfiyeler, soy secereleri, belgeler ya alınmış yok edilmiş veya resmi rejim tarafından yakılmış yada kayıp olmasın diye bazı ocaklar da gizili tutup saklamaktadırlar diye savunmaktadır.

 HASANDEDE ANADOLUDA

Çaldıran 1514, Mercibadık 1515, Ridaniye 1516 ve Mısır Kahire 1517 savaşlarından sonra Osmanlı hazinesi çökmüş, halk rüşvete bağlanmış devlet erkanının maaşını öder durumdadır. Boy boy yükselen ayaklanmalar ve sonra merkezi hükümet Halifelik görevi ve ünvanını da Arap'lardan alması bardağı taşıran en son damla olduğunda Türkmen boyları arasında savaş başlayıp (Başbakanlık Arşivleri) 1526 da ilk katliam ve daha sonra 1540 Erzincan,Terzcan daki toplu katliamı Yavuz Sultan Selim  vahşetinden sonra Hasandede 1526'daki ilk katliamdan sonra Horasan'dan gizli bir ordu kurarak Karamanalı dergahgından Anadolu'ya hareket eder. Cebeli, Bereket, Adana çevresini gezmiş, Kadirli ilçesi Elbistli köyüne yerleşmişdir.Henüz 25 yaşında olan Hasandede, önce Hacı Bektaş'a uğradığında, dergah postnişini Balım Sultan'dır. Hasandede'nin başarılarını öğrenen Balım Sultan Hasandede'ye himmet ederek bazı emanetleri ve tahta kılıcı verir. Hoca Ahmet Yesevi'den Hacı Bektaş Veli'ye intikal eden emanetler ve tahta Kılıcı Hasandede'ye Alevi edep ve erkanına göre teslim eden Balım Sultan' Hasandede'yi Türk aşiretleri ve Türkmenlerin kurtarıcısı olarak ilan eder. Tıpkı Bedehşan kafirlerine Hoca Ahmet Yesevi'nin evladı Kutbetdin Haydar (Haydar Sultan) gönderdiği gibi Balım Sultan'da Hasandede'yi Çukurova'ya gönderip oradaki huzur ve refahı sağlamasını salık verir.

Hasandede'nin kurduğu dostluk, kardeşlik bağı yüzyıllarca Türkmen'ler arasında Anadoluda devam etmiştir. Aşiretler arasında dostluğu kurarak Hak, Muhammed Ali sevgisini yayıp bölgede barış sağlamıştır. Bakın Hasandede'den 300 yıl sonra yaşamış bir Türkmen şairine kulak verelim.

Horasan elinden urum iline                Horasan'dan Anadoluya gelmiş
Islataha gelmiş Pir Hasandedem        Balım Sultan'dan nasibini almış
Seyreyle barışa sevgi seline              Tahta kılıcını beline çalmış
Islataha gelmiş Pir Hasandedem        Islataha gelmiş Pir Hasandedem

Barek dağında Haydar seslenir           Bir ismi Hasan'dır bir ismi Ali
Varan deli akıllanır uslanır                  Bir ismi Bektaş'dır bir ismi Veli
Tahta kılıç kılıfında paslanır                Velim eydür hakkın sevgili kulu
Islataha gelmiş Pir Hasandedem        Islataha gelmiş Pir Hasandedem

HASANDEDE BALKANLAR'DA

Kanuni S. Süleyman, Hasandede'nin Anadoluda olduğunu, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş'dan sonra en fazla saygı duyulan Türkmen'lerin   piri oladuğunu öğrenir fakat nerede yaşadığına ait bilgisi yoktur. Gizli diplomatlar aracılığıyla 1531 yılında Padişah Hasandede'yi makamına davet eder. Hasandede arkasına Kırşehir, Ankara ve Eskişehir Türkmen aşiretlerinden  Bayındır, Kını aşireti, Eymürler, Çavundur ve Kızık boyları, Yıvalılar, Kargınlar, Alayundlar, Iğdırlılar, Dadurga aşireti, Yazır, Salur, Yüregiller, Afşarlar, Belekler, Bedrikler, Beydililer, Tabanlu Namlı Bayatlu, Emünlü, Dengizler, Karkular, Karahanlular gibi daha değişik aşiret boyları Hasandede'ye eşlik edip Halife Padişa çıkarlar. Halife Kanuni S. Süleyman hürmetle karşıladığı Hasandede'ye Kayseri, Sivas, Maraş, Adana ve Antep gibi yörelerdeki Türkmen boylarının ayaklanmasını önlemesini rica eder.

Hasandede hakkında devlet arşivlerinde 25 adet resmi belgeye ulaştığını savunan Sn Koçak bu belgeleri daha önce basılan kitaplarında yayınlamıştır. Ayrıca Ocakzade olan Dede’lere ricada bulunuyor, elinde yazı belge, ve ne tür evrak varsa ortaya koysun saklamakla hiç birşeye yaramadığını savunarak gerçek belgelere hala ulaşmakda güçlük çekildiğinin altını çizmekdedir.

Hasan Dede Camisi’nin batı duvarı bitişiğinde yan yana duran iki türbedir. Bu türbelerin camiye bitişik ve büyük olanında Şeyh Hasan Dede diğerinde ise evlatları Mustafa, Halil İbrahim ve Ümmühan’ın sandukaları bulunur. Kesme taş duvarlı ve sekiz köşe duvar üzerine oturtulmuş kubbeden oluşur. Camiinin hemen önünde yeşillikler içinde bir şadırvan bulunmaktadır. Güllerle süslenmiş bahçenin içinde ise Hasan Dede torunlarının mezarları bulunmaktadır. Türbenin girişinde bulunan onarım yazıtı Hicrî 1312(1894) tarihlidir. Hasan Dede Camii Kanuni Süleyman zamanında Mimar Sinan tarafından yaptırılmış ve onarımmıda 1894’lerde elden geçirilimştir. (Antraploğ Halkbilimci Güler Özden Gökbulut)

 

Günceleşme devam ediyor....

 
Hasan Dede ve Hasan Dede Türbesi
 Güler Özden GÖKBULUT
Antropolog-Halk Bilimci

Anadolu fiziksel konumu sebebiyle kültürel açıdan zengin bir yapıya sahiptir. Yüzyıllar boyunca çeşitli halk ve kültürlerin yaşayıp kaynaştığı Anadolu toprakları bir çok dinin gelişimine ve yayılışına mekân olmuştur. Bir zamanlar Ana Tanrıçanın yaşadığı topraklarda zamanla Meryemler ve Azizler, sonraları ise Evliyalar, Pirler, Erenler yaşamıştır.

 

Bunlar arasında önemli bir yeri olan Hasan Dede ve Hasan Dede Türbesi Kırıkkale iline bağlı, aynı adla anılan kasabada bulunmaktadır. Kasaba önceleri  “Süleymanlı”, “Çukurcak” ve “İkikol” adlarını almış sonunda bu topraklarda yaşayıp bölgenin gelişmesinde önemli katkıları olan ve halkça büyük bir saygı gören Hasan Dede’ nin adını almıştır..........

 

Veyis Haydardedeoğlu.